Hamburg'da Meteor Yağmuru İzlemek, Neßhof Kampı (Stade Gezisi 1/2)
- onur çelik
- 17 Eyl 2023
- 3 dakikada okunur
Yazın Hamburg'a göre sonları, diğer yerlere göre ortalarındayken Şevval'in doğum günü yaklaşmıştı ve aynı gece dünyanın her yerinden Perseid meteor yağmuru da gözlemlenebilecekti.
O tarihlerde Hamburgdaydık. Hamburg yakınlarında temel kamp araçlarımız olmadan, şehir merkezinden biraz uzak ve ışık kirliliğinin az olduğu, kamp yapabileceğimiz yerler aramaya başladık ve Neßhoff Kampingplatz'dan yerimizi ayırttık. Bize 32 km mesafede bulunan kamp yerine ulaşmamız toplu taşıma kullanarak yaklaşık 2 saat sürdü. Pazar günü olduğu için toplu taşımaya pek bir güvenimiz yoktu ama yine de planlanan saatte otobüsümüze binebildik, toplamda 2 aktarma yaparak ulaşacağımızı sanıyorduk. Ta ki hızırımız bizi bulana kadar. İlk otobüs yolculuğumuzu (150 Esterbogen) tamamladıktan sonra her şey yolundaydı, sonra otobüs durakta dönerken kaldırımda duran Şevval'e çarptı, neyse ki sırt çantası koruma görevi gördü ve hiçbir şey olmadı! :D
Durakta bir sonraki otobüsümüzü beklerken, önümüzden küçük, kırmızı, yuvarlak (Şevval'in araba benzetmesi) ama aslında eski bir Toyota Aygo olan bir araba geçti. İkimiz de 'aa ne tatlı araba, kasaba da çok güzel' diye düşünürken aracı süren kişi dönüp, 'Sizi bırakmamı ister misiniz? Burada otobüsler söylendiği saatlerde gelmeyebiliyor' dedi. Biz de ufaktan başlayan yağmur etkisiyle kabul edip arabasına bindik. 60 yaşlarında, kısa boylu, beyaz saçlı, sıcacık gülümsemesi olan bir Alman teyze idi (Hızır işte yani daha ne kadar belli olabilir).
Yol boyunca sohbet ettik; sohbet ederken temel eğitim yıllarından hatırladığı İngilizce bilgisiyle arada İngilizce'ye bile dönebiliyordu. Olduğumuz bölge meğer Almanya'nın en büyük elma yetiştiriciliği yapılan bölgesiymiş. Yolda giderken sağımızda ve solumuzda alabildiğine uzayan elma tarlaları varmış ve elmadan üretilebilecek her şeyi (sabun bile!) üretiyorlarmış. Genellikle 2 katlı, dış cephesi kiremit kaplı evlerin olduğu bir sokaktan yolculuğumuz devam etti. Jörk adında bir kasabaya ulaştıktan sonra Almanya'da her yerde kart ile ödeme mümkün olmadığı için para çekmek için durduk. Hızır'ımıza arabada Şevval'le yalnız kalabilecek kadar güvenmiştik!
Jörk kasabasından yaklaşık 8 dk sonra kamp yerimize ulaştık, bizi büyük bir kapı ve içeriye doğru uzanan toprak-asfalt karışımı bir yol karşıladı. Biraz ilerledikten sonra tabi ki 'Anmeldung' yazan bir tabeladan içeri girip check-inimizi yaptık.

Kaydımızı yapan kişi, Almancası "uyuma varili" olan, tatlı mı tatlı, kompakt, silindir, ahşap bir kulübeye kadar bize eşlik etti. İki kişinin konaklaması için gayet uygun olan, giriş kısmının sol ve sağ taraflarında sedir şeklinde oturma alanı bulunan ve bu sedirlerin ortasında asma kattan çekince uzayan bir blokla masa görevi gören, asma katında ise yatak kısmı olan tatlı bir kulübeydi. Görünce çok hoşumuza gitti ve akşam yıldızları ön tarafta bulunan oturaklardan izleyebileceğimizi düşündük.
Belki biliyorsunuzdur, özellikle Kuzey Almanya çok yağış aldığı için Türkiye'de karşılaşmadığımız ağaç türleri ve hayvanları barındıran oldukça büyük ve köklü ormanlarla çevrili. Bulunduğumuz kamp alanı da o ormanlardan birisiydi. Gece maalesef gördüğümüz devasa örümcek ağları ve örümceklerden ötürü kapının girişindeki bu küçük oturaklara oturamadık. Biraz daha ortak alan gibi organize edilmiş bir alandan gece boyu yıldızların muhteşem şovunu izledik.
Kamp yerinde genelde karavanla gelenler, arabalarının arkalarında yatılacak bir mekanizması olanlar (Almanya'da çok yaygın bu) ve bisikletliler vardı. Sonradan öğrendiğimize göre bulunduğumuz yer aynı zamanda 252 km'lik bir bisiklet rotası üzerinde yer alıyormuş. Bakalım belki bir dahaki sefere bisikletle geliriz.

Meteor yağmurundan bahsedip de fotoğraf göstermeden olmaz. Muntazam bir gökyüzü biz nereye bakarsak bakalım kayan yıldızları bize sundu... Gerçekten büyüleyici bir manzara vardı ve arkasında kuyruk bırakan bir çok yıldız gördük. Anlatılmaz yaşanır gökyüzünü göstermek için telefonla çektiğimiz bu fotoğrafı buraya bırakıyorum. Her yıldız ile bir dilek hakkımız vardı :) Şevval ilk dilek hakkını yağmurları ve rüzgarlarıyla bilinen Hamburg için 'Ben gidene kadar Hamburg'da hep güneş açsın' şeklinde kullandı, yıldızlar ise dileğini hemen kabul etti; iki hafta boyunca neredeyse her gün güneşli ve yağmursuz geçti! Hatice'nin ifade edişiyle* "yıldızlara emanet ettiğimiz" tüm dileklerimizin ve niyetlerimizin de zaman içerisinde kabul olacağına inancımız sonsuz.
* Bu gece bize eşlik eden, Hatice Kapusuz'un yazdığı, Deniz Şengenç'in seslendirdiği Kuyruklu Yıldız Masalı'nı sizlerle de paylaşalım.
"... Engin gökkubbede yıldızlara baktıkça insanın gönlündeki ışık çoğalır, daralan göğsüne ferahlık gelir. Gökte yıldızlarla konuşmayı bilen insan, karanlıkta kalanı, ışıkta büyüyeni, saklıyı ve apaçık olanı ayırt etmeyi bilir. Hatırlamak için karanlığa kaçmayı ve yıldızlara bakmayı unutmayın.
Hala dileğini hırsına değil yıldızlara emanet edebilen insanlardan olabilmek dileğiyle."
Onur